Dünya kabuğu büyük hareketlerle biçim alırken, şimdiki Birgi’nin bulunduğu alanda oluşan topografya, savunma olanaklarına zemin hazırlamış; burada yerleşenler için uygun bir ortamı oluşturmuştur. Engebeli arazi yapısı kente peyzaj özellikleri katarken, Küçükmenderes Irmağı’nı (Kaystros) besleyen Birgi Çayı’nın Sarıyar deresi ve Papaz deresi isimli iki kolla kentin içinden geçmesi, Birgi’ye aynı zamanda bir “su kenti” olma özelliği kazandırmıştır. Bozdağ’dan doğan Küçükmenderes Irmağı, Ephesos kenti yakınlarından Ege denizine dökülür. Latin ozanı Ovidius, Kaystros Irmağı etrafındaki bitki örtüsünü şu sözlerle belirtmiştir: “Sarar çevresini orman, taçlandırır sularını, bir örtü korur gölgeleri güneşin alevlerinden. Serinlik verir dallar, kızıl çiçekler biter ıslak topraktan: geçmez oranın baharı.”
Birgi, Eskiçağdan itibaren sırayla Lydia, Pers, Hellen, Roma, Bizans, Aydınoğlu Beyliği, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin bir kenti olarak tarih sahnesindeki yerini almıştır. Birgi Aydınoğlu Beyliği’nin ilk başkentidir. Korsan denizciliği ile ün yapan bu beyliğin kazancının büyük bölümünü, vurgunlar ile Venedik-Ceneviz ticari ilişkileri oluşturmuştur. Küçükmenderes Vadisi’nin bu özgün yerleşimi, kimi zaman deri, ipek ipliği ve dokumacılık konularındaki üretimi ve bunların ticaretiyle en zengin şeklini bulmuş, kimi zamanlarda depremler (1653. 1846-1850), veba salgını (1560, 1865), yangın (1922) ve sel baskını (1939) nedeniyle en zor dönemlerini yaşamıştır. Arkeolojiden mimarlığa, etnografyaya, resimden müziğe, sanat ve bilim dallarında araştırma konuları için Birgi, zengin bir birikime sahiptir. Birgi, Küçükmenderes Ovası’na inen sislerle günümüzde gerçek dünyadan kopmuş gibi görünse de, bu özgün yerleşim, hala büyük bir potansiyeli barındırır.
206 s, renkli fotoğraflar, çizimler, belgeler, Türkçe + İngilizce özet.